“Kutlu Doğum Haftası” Saçmalığı





Doğum günü kutlamak, ibadet değil, âdettir. Dinimizde mübarek gecelerin durumu farklıdır, bunlar ibadet olduğu için hicri yıla göre kutlanır. Her peygamberin ümmeti, kendi peygamberinin doğum gününü bayram yapmıştı. Peygamber Efendimiz Muhammed aleyhisselam nübüvvetten sonra, her yıl bu geceye önem verirdi. Bu gecede, Eshab-ı kiram bir yere toplanıp Efendimizin doğum öncesi ve sonrası mucizelerini okurlar, anlatırlardı. Bunun için dünyanın her tarafındaki Müslümanlar bu geceyi Mevlid Kandili olarak kutlayarak Resûlullah Efendimizi yâd etmektedir. Asırlardan beri devam eden bu kutlamalar, Rebiülevvel ayının onikinci gecesi yapılıyordu





ZAMAN GAZETESİ
DE İŞİN İÇİNDE...



1989 yılında kutlamaların “Kutlu Doğum Haftası” adı altında yapılması kararlaştırıldı.
Teklif “Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ)” lideri Fethullah Gülen’den övgü ile
bahseden Prof. Dr. Süleyman Hayri Bolay ve Zaman gazetesi yazarı Mümtaz’er
Türköne’den gelmiş, kutlamaların ismini de Ayvaz Gökdemir bulmuştu. 





İCAD
EDİLİŞİNİ FETÖCÜ MÜMTAZER TÜRKÖNE ŞÖYLE ANLATMIŞ





19 Nisan 2012 Perşembe günü Mümtazer Türköne - Kutlu Doğum ve 28 Şubat adlı köşe yazısında Kutlu Doğum Haftası’nın nasıl ortaya çıktığını anlattı. Türköne yazısında ’’1989 yılında, doktora tezimi yazmakla meşgul olduğum zamanlardı. Türkiye Diyanet Vakfı"nda Yayın Kurulu üyesi olarak görev yapmaya başlamıştım. Kurul başkanımız Profesör Süleyman Hayri Bolay"dı. … İkinci isim ise üç yıl önce aramızdan ayrılan Ayvaz Gökdemir"di. Ayvaz Bey, …Türk milliyetçiliği yoluna, onun güçlü telkinleri ile adım attığım için hayatımda etkisi fazladır. Kurul, milliyetçi düşünce geleneğinden gelen toplam altı ilim ve fikir adamından meydana geliyordu. "Kutlu Doğum Haftası", işe başlar başlamaz bu kurulun aldığı bir kararla ortaya çıktı. Teklif Süleyman Hayri Bey"den gelmiş, "Kutlu Doğum" ismini de rahmetli Ayvaz Bey bulmuştu. İlerleyen yıllarda, Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince, Kutlu Doğum"u sabitlemeye karar verdik. Miladî takvime göre nisan ayında bu hafta, Diyanet"in önayak olmasıyla "Kutlu Doğum Haftası" olarak ilan edildi. Başlarda epeyce itiraz geldi. Bidat olarak görüldü.’’ diye anlattı.

“Kutlu Doğum” ilk yıl 12 Eylül-17 Ekim 1989, ikinci yıl 1 Ekim-7 Ekim 1990, sonraki sene 20 Eylül-26 Eylül 1991, 1992´de 9 Eylül-15 Eylül ve 1993´te ise 30 Ağustos-5 Eylül günleri arasında kutlandı.

Hafta ilk
zamanlar kimsede rahatsızlık meydana getirmedi. Zira eskiden olduğu gibi hicri
takvime göre kutlama yapıldı. Çok geçmeden Türk milletinin kalbini sızlatacak
girişimler başladı. 1994 senesine gelindiğinde kutlama tarihi 20 Nisan-26 Nisan
günleri arası sabitlendi.





Her yıl Mevlid Kandili farklı bir tarihe denk geliyor, ancak millet Peygamber Efendimizin doğum gününü Nisan ayında kutluyordu. Bir süre sonra Kutlu Doğum Haftası’nın son gününün FETÖ elebaşı Gülen’in doğum tarihi ile çakıştığı fark edildi. Görünürde Peygamberimizin doğum günü kutlanıyordu. Ancak perde arkasında yapılanlar farklı bir şeydi. Tepki üzerine 2008 yılından itibaren etkinlik tarihi bir hafta öne alındı.





KIŞA DENK
GELİNCE...




Hâlen FETÖ’den tutuklu bulunan Mümtaz’er Türköne süreci anlatırken şu itirafta
bulunuyordu: “İlerleyen yıllarda, Mevlid Kandili kış aylarına tesadüf edince,
Kutlu Doğum’u sabitlemeye karar verdik.



Miladi takvime göre nisan ayında bu hafta, Diyanet’in önayak olmasıyla “Kutlu
Doğum Haftası” olarak ilan edildi. Başlarda epeyce itiraz geldi. Bidat olarak
görüldü.”



Artık FETÖ, projesini istediği gibi yönlendiriyordu. Bir Fransız akademisyenin
önerisiyle her yıl farklı gündem ile Peygamberin anlatılması kararlaştırıldı.
Ancak programlarda neredeyse Peygamber Efendimiz hiç konuşulmuyor güya insanlık
idealleri işleniyordu. Şefkat, merhamet, güven, itimat gibi konulara yer
veriliyor “evrensellik” mesajlar anlatılıyordu.





“Kutlu Doğum”
zaman aralığının;

ilk yıl 12 Eylül-17 Ekim 1989,

ikinci yıl  1 Ekim-7 Ekim 1990, 

sonraki sene 20 Eylül-26 Eylül 1991,

1992´de 9 Eylül-15 Eylül ve :

1993´te ise, 30 Ağustos-5 Eylül günleri arasında kabul edilip kutlandığını,

1994´ten 2007 yılına kadar ise 20 Nisan-26 Nisan günleri arası olarak
belirlendiğini görüyoruz.





Kutlu Doğum Haftası uzunca bir süre boyunca 20-26 Nisan tarihleri arasında
kutlandı. Hafta boyunca yeşil bayraklar sallanıp şeriat istenmesi ve aynı hafta
içerisinde Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın olması tepkilere neden oldu.





GENELKURMAY
TEPKİ GÖSTERDİ





2007 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nın resmi sitesinde yayınladığı 27 Nisan
muhtırasında Kutlu Doğum Haftası’ndan duyulan rahatsızlık ifade edildi.
Genelkurmay o yıl Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde 11 binin üzerinde etkinlik
düzenlenmesine“…Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlamaları ile aynı günde Kur"ân okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı
medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir. 22 Nisan 2007
tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların
da katılımı ile o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun
olmayan çağdışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir
koroya ilâhiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının
indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri
açıkça ortaya konulmuştur. Ayrıca, Ankara’nın Altındağ İlçesi’nde ‘Kutlu Doğum
Şöleni’ için ilçede bulunan bütün okul müdürlerine katılım emri verildiği,
Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasî partinin ortaklaşa düzenlediği
faaliyette ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilâhiler
söylediği, Denizli’nin Tavas İlçesi’ne bağlı Nikfer Beldesi"nde dört cami
bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulu’nda kadınlara yönelik vaaz ve dinî
söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir.” ifadeleriyle tepki
gösterdi.





BİR HAFTA GERİ ALDILAR





Bu gelişmeler üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı tarihlerde bir kez daha
değişiklik yaptı. 2008 tarihinden itibaren Kutlu Doğum Haftası takvimde 14-20
nisan tarihleri arasına alınsa da AKP iktidarı döneminde ise Kutlu Doğum
Haftası bir aya yayıldı. Nisan ayı boyunca iktidarın politikalarından da güç
alan gericiler Peygamberin doğum gününü kutluyoruz bahanesi altında pervasızca
meydanlarda şeriat çığırtkanlığı yapmaya başladı.





ARTIK RESMEN
KUTLANIYOR





AKP döneminde bu kutlamalar resmi bir törene dönüştürüldü. Resmi Gazete’nin 13 Şubat 2010 tarihli sayısında yayımlanan bir genelgede Kutlu Doğum Haftası’nın kutlanmasına ilişkin usul ve esaslar tek tek sıralandı. 2011 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın genelgesiyle okullarda Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri düzenlenmesi sağlandı.





HRİSTİYANLAR GİBİ YAPALIM!

Bu, Hristiyanların Noel yortusuna alternatif bir hafta oluşturmaya çalışıldığı yorumlarına sebep oldu. Zira FETÖ’nün başı Gülen, Ekim 1991’de Sızıntı dergisindeki yazısında şöyle diyordu:
Acaba bu Kutlu Doğum’u daha içten ve daha ciddi olarak değerlendiremez miyiz? Hazreti İsa ile alakalı günler, halkı Hristiyan olsun-olmasın, hemen her ülkede âdeta neşe, sevinç kıyametleriyle kutlanır; Her tarafa O’nun adına tebrikler, hediyeler yağar. Dört bir yan kandillerle süslenir, çarşı-pazar renklerle-ışıklarla kahkaha atar.

Gülen’in dediği gibi yapıldı. Kutlamaların, suyu çıkarıldı. Peygamber Efendimizi anlatmanın dışında her şey yapılmaya başlandı. Diyanet ise bu duruma tepki göstermediği gibi işin organizatörü oldu.





BİR TEK PEYGAMBER EFENDİMİZ YOK! İBADET Mİ EĞLENCE Mİ?





İş öylesine ciddiyetsiz bir hal aldı ki artık kutlamalar şenlik havasından öteydi... Kutlu Doğum haftasında aynen Türkçe Olimpiyatları gibi sazlı sözlü organizasyonlar ile bir karnaval havası estirilmeye başlanmıştı.






Bid’ata, harama davetler vardı. Kadın-erkek karışık sazlı dümbelekli peygamber anılması başlamıştı. Hatta Kur’ân-ı kerim şeklinde pasta yapılıp katılımcılara dağıtıldı. Bazıları bu haftada özel indirim günleri ilan ederek peygamberimizi ticaretlerine alet etmeye kalktı. 2011 yılında orkestra eşliğinde dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımıyla gerçekleştirilen “Mevlit Kantat Promiyeri” ise devlet büyüklerinin bu rezalete nasıl alet edildiğini gözler önüne seriliyordu.

Peygamberimizi övmek ibadet olduğuna göre, kutlamalar ibadet sınırları içinde olması gerekirdi. Kutlama programlarında “Türk Tasavvuf Musıkisi”ne yer verilmesi, ilahilerin müzikli okunması hangi ölçüyle açıklanabilirdi. İbadet miydi, eğlence miydi? Yoksa ikisinin karışımında mı, yoksa niyete göre mi, değerlendirilecekti...










Dikkati çeken başka bir husus da; gerçek doğum günü olan Mevlid Kandili kutlamaları; kandil gecesi mevlid okutmak, cuma hutbelerinde ve vaazlarda bahsetmekle sınırlı iken; ‘Kutlu Doğum’un bir hafta süreyle Mevlid Kandili programı ile mukayese edilemeyecek zenginlikte kutlanmasıydı. Bu haftaya Mevlid Kandili’nden daha yoğun bir şekilde hazırlanılması maksatlıydı.

Zamanla gerçek doğum günü olan Mevlid Kandili unutulacak, yerini Kutlu Doğum Haftası alacaktı...  FETÖ’nün  gerçek yüzü ortaya çıkınca Diyanet, bütün kitaplarını toplattı. Ama Diyanet, Kutlu Doğum garabetine ise sıkı sıkıya sarıldı. Bu duruma tepki gösteren ilahiyatçılar ve tarihçiler artık hatadan dönülmesini istiyor.





"İÇERİDEN"
DE İTİRAZLAR VAR





Kutlu Doğum Haftası İslamcı/muhafazakâr kesimlerce de eleştirilmeye devam
ediyor. Gülen cemaatinin başını çektiği Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri,
iktidar desteğiyle birçok tarikatın da katılmasıyla büyüse de hâlâ bazıları
için bu hafta tartışmalı bir “bi’dat” olarak görülüyor. İslamcı şair İsmet Özel,
Kutlu Doğum Haftası’nı ve hatta mevlit geleneğini, Hıristiyanlıktaki gibi
yortuları bulunmayan İslam’ın Protestanlaşması süreci olarak görüyor.





Muhafazakâr/İslamcı kesimin internetteki tartışma platformlarında Kutlu
Doğum Haftası’nın şöyle gerekçelerle eleştirildiği görülüyor: “Peygamber
efendimizi gül ile maddileştirip, sembolleştirme hatası”, “Muhammed Peygamberi
İsa Peygambere benzetme çabaları” ve “doğum günü kutlamasının İslam’da
olmaması”, “Diyaneti işgal etmiş olan Nurcuların işi”…







Prof. Dr. Ramazan Ayvallı: Bunu başaran tarihe geçer





  “14
asır hep hicri takvime göre kutlanan Mevlid Kandili şimdi alternatif bir
programla miladi takvime göre tertipleniyor. Bu alelade bir hafta değil, bir
Orman Haftası, Yeşilay Haftası, Uyuşturucuyla Mücadele Haftası değil bu dinî
bir gecedir. Dinî kaideler neler gerektiriyorsa ona göre kutlamak lazım.
Dünyanın hiçbir yerinde miladi takvime göre kutlama yapılmıyor. Bu ikilem
kaldırılmalıdır. İslam âleminde Mevlid Kandili rebiül-evvel ayında kutlanırdı.
Daha önce belirtilen tarihlerde oynama yapılmaktadır. Bu ciddiyetten uzaktır.
Diyanet İşleri Başkanı ve ekibine çağrım bu alternatif kutlamaları bırakıp
Mevlid Gecesi kutlamalarını İslam âlemi ile birlik ve beraberle yapalım. Hem de
aslına rücu olacaktır. Başkan da bu işte başarılı olabilirse tarihe
geçecektir.’’ 





Prof. Dr.
Ahmet Şimşirgil:Kandilleri de değiştireceklerdi





 “Kutlu
Doğum Haftası” FETÖ’nün organize projesidir. Ben iddia ediyorum ki bu isimler
de FETÖ bağlantılı kişilerdir. Bu örgüt, kandil günlerini bile Miladi takvime
göre yapacaklardı. Ramazan ayı, Kadir Gecesi de bunlara dâhil. Diyanet hâlâ
FETÖ tuzağındadır. Ne üzücüdür ki 14 Nisan 2017 cuma hutbesinde Diyanet bu
projenin kendilerine ait olduğunu ifade etti. Dikkat edin! Millî Eğitim
Bakanlığı yerinde bir kararla kutlu doğum programlarını kaldırdı. Fakat Diyanet
ve İlahiyat camiası nedense direnmektedir. Direnme bir yana 25 yıldır Gülen
örgütü içinde yer alan Prof. Dr. Ahmet Keleş Bey “Kutlu Doğum Haftası FETÖ
projesidir” diyerek itirafta bulunurken Diyanet sahiplenmeye çalışmaktadır.
Eğer Diyanet bunları değiştirmezse bunların vebalinden kurtulamaz. 





İlahiyatçı
Osman Ünlü: ‘Niyetimiz iyi’ demek kurtarmaz





 Bütün
mübarek geceler kameri aylara göre tespit edilir.  Bunu 20 Nisan’a almak
caiz olmaz. Dinimize aykırı bir husus için, (Niyetimiz iyi) demek veya (Herkes
kutlu doğumdan bahsederken, susmak uygun olmaz) demek de, geçerli bir mazeret
değildir. Haram bir iş, iyi niyetle de yapılsa haramlıktan çıkmaz.  İşte
bidatler böyle iyi niyet kılıfı altında yayılıyor. (Biz o niyetle değil de, şu
güzel niyetle yapıyoruz) diyorlar. İbadete bidat karıştırmak büyük günahtır.
Hele bir de kutlu doğum haftasında yapılan ibadetlere, çalgılar karıştırılıp
kadın erkek karışık mevlidler de okunursa, ibadete haram karıştırılırsa, daha
büyük günah olur. Harama önem verilmezse küfür de olur. 





Süleyman
Ateş’in yazısı :
 KUR’AN’DA 
SABİTLENMİŞ




“Ramazan ayı, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı günleri Kur’ân ile sabittir
(Bakara: 185-197-203, Fecr: 1-2). Kur’ân’la belirlenmiş olan bu günleri kimse
değiştiremez. Ama Kutlu Doğum veya Mevlit Kandili gibi kutlamalar uydurmadır,
bid’attır. Bunlara dini gün demek de aslında doğru değildir. Bir şeyin dini
olması için ya Kur’ân’da veya Peygamber sünnetinde belirlenmiş olması gerekir.
Bu kutlamaların ne Kur’ân’da ne de sünnette yeri vardır. Peygamberimiz dine
sokulan uydurmaların sapıklık olduğunu söylemiştir. Eskilerden kalma Mevlit
Kandili kutlamaları Hicri takvime göre yapılırdı. Bu da Rebiülevvel ayının 12.
gecesidir. O zaten yapılıyor ama bir de Diyanet İşleri Başkanlığı, takriben 20
yıldan beri “Kutlu Doğum Haftası” diye bir hafta ihdas etti. Hz. Peygamber’in
Miladi takvime göre doğumu 21 Nisan’a rastladığı için 21 Nisan’dan itibaren bir
hafta, “Kutlu Doğum Haftası” ilan edildi ve böyle yapılıyordu.





Unutmadan…





Garabetin
derecesine bakınız…





Malum, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 13. İslam Zirvesi (İİT) 10-15 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul´da gerçekleştirildi. 2008 yılından beri de 14 Nisan-20 Nisan arasında kutlanan Kutlu Doğum haftası ile ile bu zirvenin dönemi çakıştı. O kadar İslâm ülkesi lideri ve heyetleri İstanbul´da iken ve ülkemizde Kutlu Doğum Haftası kutlanmakta iken zirve kapsamında buna dair hiçbir etkinlik veya başka herhangi bir şey olmadı! “Zirveye katılanların birlikte etkinlik yapmasını” geçin, hatta sözü bile edilmedi!





Kutlu Doğum Haftası garabetinden İslâm ülkelerinin haberi bile yoktu! Kuzey Müslümanlığı, yani vahşi Batının küresel egemenliğinin önündeki tek engel ile, vefalı Türk´ün genleriyle oynanıyordu ve İslâm´ın calvinist Protestanlaştırılması projesi tıkır tıkır işliyordu! Malum şebeke tarafından “Kutlu Doğum” haftası diye kutlanan kurgunun, diyalogçu anlayışa uygun biçimde, Allah´ın rasulü ve nebisi olan Peygamberimizi (SAV) yalnızca “sevgi, şefkat ve gül peygamberi” seviyesine indirgemeye ama bu arada tevhide dayanan adaletin, zulme karşı hakça “duruş”un, hakkaniyete dayalı bölüşümün de Peygamberi olduğunu unutturmaya dönük olduğu, diğer çok önemli özellik ve niteliklerinden hiç bahsedilmemesi ile önemsizleştirilmeye çalışılmasına hizmet ettiği açıktır.





Adem
Çaylak´ın 17.04.2014 tarihli makalesinden öğrendiğimize göre “şebekenin
“seküler ruhani” lideri F. Gülen, Peygamber´in “Kutlu Doğum”unun, aynen
Hıristiyanların İsa´ya ilişkin kendinden geçen kutlamalarına benzer, hatta ondan
daha şümullü bir çerçevede kutlanması gerektiğini teklif ettiği bir yazısında,
adeta Hz. Muhammed´i, Pavlusçu Hıristiyanlığın İsa´yı Tanrısallaştırmasına
benzer bir biçimde sunmaktadır.”





Yine aynı
yazardan alıntı yaparak söyleyelim ki;





“Bir eline
Ay´ı diğer eline Güneş´i verseler davasından vazgeçmeyen”, “şirke, zulme ve
sömürü düzenine hakça savaş açan”, “hangi konum ve konjonktürde olsa da asla ve
kat´a sözünde ve hareketinde eğrilik olmayan”, “Her daim dili, düşüncesi, tavrı
ve mücadelesi ile cihattan (tefekkür ve irfani cehd ile şirke, zulme ve sömürü
düzenine karşı cehdin her ikisi de) geri durmayan”, “kamusal alanda ve pazarda
toplumsal adaleti ve hakça paylaşımı el üstünde tutan”, “tevhide dayalı hak ve
adalet, hakkaniyete dayalı paylaşım hakim olsun diye şirk dini, zulüm ve sömürü
düzenine karşı hakça savaş yapan”, “bir önder, bir komutan ve adil bir yönetici
olan” bir Resul, Nebi ve insan Hz. Muhammed ile “uyduruk” “Kutlu Doğum”
etkinliklerinin bir çoğunda Pavlusçu Hıristiyanlık´taki İsa imgesine benzer bir
biçimde sadece ve sadece, “sevgi, merhamet, gül, şefkat, iyilik gibi” içsel
imlemelerle eksik, tek boyutlu ve bilerek yapılmasa da zaman zaman
“Tanrısallaştırılmış” bir fetişle insanların kendinden geçirildiği bir Hz.
Muhammed imgesi arasında dağlar kadar fark vardır.”





“…2012´de
“Kutlu Doğum” haftası için önerilen logo içinde kullanılan “zambak ve süsen”
(fleur-de-lis) çiçeğinin, Hıristiyanlık´ta sık kullanılan motifler olması da,
“kutlamalar”ın, subliminal mesajlara açık olması açısından manidar ve
“kutlamaları” bağlamından çıkarmaya matuftur.”





Müslümanlığı, bir Yahudi mezhebi haline gelmiş anglo-sakson Hristiyanlığa
benzetmek için düzenlenmiş bir küfürdür bu hafta.





Hristiyanların noeli gibi bir algı ve kutlama ayini yaratmak peşindeler ve
buna tıpkı "türban" meselesinde olduğu gibi İslamiyet’i kılıf olarak
kullanarak bir kutsallık yüklemeye çalışıyorlar.





Tıpkı türban meselesinde olduğu gibi bunun da Müslümanlıkta da Kuran"da da
yeri yok.





Bu arada Fethullah Gülen 27 Nisan 1941"de, Erzurum’un Hasankale İlçesi,
Korucuk Köyü’nde doğduğunu hatırlatalım. Bu haftada birtakım yobazlar "Bu
hafta hayırlıdır." diye fazladan oruç bile tutuyorlar. Bu Müslümanlığın
aslını bozma ve yıkımıdır. Ayrıca bu işleri yapan küfre saplanır ve dininden
olur. Aklı başında Müslümanların bu işe hiç bulaşmaması hatta böyle
uygulamaları kınaması gereklidir.





Hz. Muhammet’in dünyaya geldiği gece Olan Mevlit Kandili de Miladi takvime göre değişen aylarda ve günlerde kutlanır. Tarihi sabit değildir. Halkı Müslüman olan hiçbir ülkede böyle bir saçmalık yoktur. Kutlu Doğum Haftası kocaman bir yalandır. Doğum günü kutlamalarını haram ilan edenlerin Kutlu Doğum Haftası düzenlemeleri de ayrı bir çelişkidir. Asıl amaçlardan biri de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı sabote etmektir. Milli duyguları köreltmektir. Dini ve Milli hisleri birbirine kırdırmaktır.





Tüm bunlar olup biterken, ülkemizde hain FETÖ girişimi olmuşken, hala toz kondurmayan kişiler maalesef mevcut. Bunların en önemlisi tabiki Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez.. 18  Mayıs 2017 tarihli konuşmasında şu
cümleleri kurabilmiştir…





Kutlu Doğum Haftası"nın FETÖ ile irtibatlanması aziz milletimizi derinden yaralamıştır. Bu iddia tarihi gerçeklere de aykırıdır. İdrak edilen Mevlit Kandilinin bir alternatifi değildir. Etkinlikler ilgili yönetmelik hükümlerine göre ve Diyanet"in gözetim ve denetiminde yürütülmelidir. Peygamberimizin ve onun doğumunun bir tartışma konusu yapılması kabul edilemez. Mevlit Kandili programları zenginleştirilerek sürdürülmeli. Kutlu Doğum ise bir siret haftasına dönüştürülerek bundan sonra da 14-20 Nisan"da icrasına devam edilmelidir.





Evet böyle diyor koskoca diyanet işleri başkanı. Yazık ki ne yazık…





KAYNAKLAR



https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/466561.aspx

https://www.facebook.com/ATASENDIKA/posts/mevlit-kandili-ve-kutlu-do%C4%9Fum-haftasi-uydurmasitamamen-uydurma-olan-ve-yaln%C4%B1zca-/1151114421604240/

http://www.orduvizyon52.com/kose-yazilari/kutlu-dogum-icadinin-mucidi-!-927.html

http://www.haber7.com/guncel/haber/2334256-diyanetten-kutlu-dogum-haftasi-tarihi-karari

http://www.akasyam.com/bir-pasta-krizi-de-samsundan-87553/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dersim İsyanı ve Seyit Rıza

FTP sunucusu kurmak

Koçgiri İsyanı