Türk Astronom Ali Kuşçu Kimdir?





Astronom ve matematik bilgini olan Ali Kuşçu, Semerkant’ta 1403 yılında doğdu. Asıl adı Alâeddin Ali"dir. Babası Türkistan ve Maveraünnehir emîri Uluğ Beyin doğancıbaşısı Muhammed. Kuşçu adının buradan geldiği söylenir.





Matematik ve astronomi alanındaki temel bilgileri
Semerkant’ta Uluğ Bey, Kādîzâde-i Rûmî ve Gıyâseddin Cemşîd’den
aldı. Semerkant"tan Kirman"a giderek öğrenimini tamamladı. Uluğ Beyin
kurduğu rasathaneye müdür oldu (1421) ve onun Zîc (yıldızların yerlerini
ve hareketlerini gösteren cetvel) adlı eserine yardım etti.





Uluğ
Bey"e yardımının yanı sıra Nasîrüddîn-i Tûsî’nin Tecrîdü’l-kelâm adlı
eseriyle şerhini de okuma fırsatı buldu ve daha sonra Tûsî’nin eserini
Şerhu’t-Tecrîd adıyla şerhederek Ebû Saîd Han’a takdim etti. Tekrar Uluğ
Bey’in yanına döndüğünde ona Kirman’da kaleme aldığı Hallü
eşkâli’l-kamer adlı risâlesini sunarak takdirini kazandı. Bundan sonra
ilmini ilerletmek üzere Uluğ Bey tarafından Çin’e gönderildiği ve
dönüşünde dünyanın yüzölçümünü, ayrıca meridyeni hesap ettiği
bilinmektedir.





Gürganî tahtında oturan Uluğ Bey, oğlu
Abdüllâtif"in ihaneti sonucu öldürülünce, Semerkant medreselerindeki
derslerine son verdi ve Hacca gitmek üzere Tebriz"e geldi (1449).





Tebriz"de
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan kendisine çok itibar etti ve yanında
alıkoydu. Bir ara, Osmanlılarla barış konuşmalarını yürütmek üzere elçi
olarak Ali Kuşçu"yu Mehmed II"ye (Fatih) yolladı. Ünlü bilgine hayran
olan Mehmed II, kendisinden İstanbul"da kalmasını rica etti. 

Ali
Kuşçu, bu daveti ancak elçilik görevini bitirdikten sonra
gerçekleştirebileceğini bildirdi: Tebriz"e döndü, bir süre sonra bütün
ailesini alarak İstanbul"a geldi. Osmanlı-Akkoyunlu sınırında Mehmed
II"nin emriyle büyük bir törenle karşılanan Ali Kuşçu, Ayasofya
medresesine müderris oldu.





İstanbul’un boylamını, eskiden
belirlenmiş olan 60 derecelik değeri düzeltip 59 derece, enlemini de 41
derece 14 dakika olarak tesbit ettiği bilinen Ali Kuşçu, 5 Şâban 879’da
(15 Aralık 1474) İstanbul’da vefat etti.





Ayrıca Ali Kuşçu"nun Fâtih Camii’nde de yaptığı bir güneş saati vardır.

ESERLERİ: 





Ali Kuşçu’nun daha çok şerhhâşiye türünden olan değişik sahalardaki eserlerini üç grupta toplamak mümkündür:





ASTRONOMİ-MATEMATİK





1.
Risâle fi’l-heye. Astronomi ile ilgili Farsça bir risâle olup
Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2639, 2640; Esad Efendi, nr. 2033/4),
Nuruosmaniye (nr. 4913) ve Köprülü (nr. I, 1582/14) kütüphanelerinde
nüshaları vardır. Bir mukaddime ve iki “makale”den oluşan risâleyi Molla
Pervîz Mirkātü’s-semâ adıyla Türkçe’ye çevirmiştir. Bu tercümenin bir
nüshası Nuruosmaniye Kütüphanesi’ndedir (nr. 2949). Ayrıca Muslihuddîn-i
Lârî’nin bu risâleye yaptığı Farsça bir şerhi de bulunmaktadır (Köprülü
Ktp., nr. I, 1586/2).





2. Risâle fi’l-hisâb. Üç makaleden oluşan
Farsça bir eserdir. Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 2733)
müellif hattı bir nüshası bulunmaktadır.





3.
er-Risâletü’l-fethiyye. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan’a karşı elde
ettiği zafer münasebetiyle Fâtih’e ithaf edilmiş olan astronomi ile
ilgili Arapça bir eserdir. Risâleyi Ali Kuşçu’nun torunu Mîrim Çelebi
ile talebesi Sinan Paşa ayrı ayrı şerhetmişlerdir. Eserin, Kanûnî’nin
emri üzerine 1548 yılında Halep’te Hulâsatü’l-hey’e adıyla Ali b.
Hüseyin, 1824 yılında da Mir’âtü’l-âlem adıyla Mühendishâne-i Hümâyun
başmüderrisi Seyyid Ali Paşa tarafından (bk. Râgıb Paşa Ktp., nr. 250)
yapılmış Türkçe tercümeleri de vardır. Bu eserin yukarıda adı geçen
Farsça Risâle fi’l-heye’nin Arapça tercümesi olup olmadığı konusu
tartışmalıdır (bk. İA, I, 323; Ünver, s. 44-45).
er-Risâletü’l-fethiyye’nin Süleymaniye (Ayasofya, nr. 2733/1 müellif
hattı; Dârülmesnevi, nr. 340; Pertev Paşa, nr. 633/22; Hâlet Efendi, nr.
538; Lala İsmâil Paşa, nr. 292/1) ve Nuruosmaniye (nr. 2950/3)
kütüphanelerinde birçok nüshası mevcuttur.





4.
er-Risâletü’l-Muhammediyye. Ali Kuşçu’nun Arapça olarak kaleme alıp
Fâtih’e ithaf ettiği hesap ilmi ile ilgili bu eseri bir mukaddime ve beş
makaleden ibarettir. Eserdeki makale sayısı, Farsça Risâle
fi’l-hisâb’dan fazladır. Bu iki risâlenin birbirinin tercümesi olup
olmadığı konusu da tartışmalıdır (bk. İA, I, 23; Ünver, s. 41-42).
Risâlenin Süleymaniye Kütüphanesi’nde biri müellif hattı olmak üzere
(Ayasofya, nr. 2733) çeşitli yazma nüshaları vardır (Lâleli, nr. 2715/2;
Pertev Paşa, nr. 623/23; Kılıç Ali Paşa, nr. 683/4).





5. Şerh-i
Zîc-i Ulug Beg. Farsça bir şerh olup tertip açısından bir zîc için
gerekli bütün bilgileri ihtiva etmektedir. İstanbul Kandilli Rasathanesi
(nr. 113) ve Râgıb Paşa (nr. 928) kütüphanelerinde birer nüshası
bulunmaktadır.





6. Şerhu’t-Tuhfeti’ş-şâhiyye. Kutbüddin Mahmûd b.
Mes‘ûd eş-Şîrâzî’nin astronomiyle ilgili et-Tuhfetü’ş-şâhiyye adlı
eserinin şerhidir (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 367-368). Süleymaniye
Kütüphanesi’nde (Cârullah Efendi, nr. 2060) bir nüshası tesbit
edilmiştir. Şerhin Ali Kuşçu’ya ait olduğuna dair metinde herhangi bir
işaret yoktur. Tabakat kitaplarında da Ali Kuşçu’ya böyle bir şerh
nisbet edilmemiştir. Yalnız söz konusu nüshanın ilk varağının üst
tarafında Ali Kuşçu’ya ait olduğu kaydedilmiş bulunmaktadır.





KELAM VE USÛL-İ FIKIH





1.
eş-Şerhu’l-cedîd ale’t-Tecrîd. Nasîruddîn-i Tûsî’nin kelâm ilmi
alanında pek meşhur olan, birçok şerh ve hâşiyesi bulunan
Tecrîdü’l-kelâm adlı eserinin şerhi olup bunun üzerine de epeyce hâşiye
kaleme alınmıştır. Celâleddin ed-Devvânî ile Sadreddîn-i Şîrâzî söz
konusu şerh üzerine yazdıkları hâşiyelerle aralarında ilmî tartışmaya
girmişler, bu sebeple de aynı kitaba birden fazla hâşiye yazarak itiraz
ve cevap mahiyetindeki tartışmalarını sürdürmüşlerdir (bk.
TECRÎDÜ’l-KELÂM). Şerhin Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma
nüshası bulunduğu gibi Köprülü (nr. I, 821, 822; II, 151), Nuruosmaniye
(nr. 2104/2) ve Kayseri Râşid Efendi (nr. 484) kütüphanelerinde de
nüshaları mevcuttur. Kitap ayrıca basılmıştır (Tebriz 1301, taş basması;
bk. İÜ Ktp., nr. 74152, 82016).





2. Hâşiye ale’t-Telvîh.
Sadrüşşerîa’nın fıkıh usulüne dair Tenkīhu’l-usûl’ü üzerine Teftâzânî
tarafından yapılan et-Telvîh, adlı şerhin hâşiyesi olup bir tek nüshası
tesbit edilebilmiştir (Süleymaniye Ktp., Cârullah Efendi, nr. 1438/2).





DİL-GRAMER





1.
Şerhu’r-Risâleti’l-vaziyye. Adudüddin el-Îcî’nin vaz‘ ilmine dair
risâlesinin şerhidir; Süleymaniye Kütüphanesi’nde birçok yazma nüshası
bulunmaktadır. Ayrıca Köprülü (nr. II, 339/1), Râgıb Paşa (nr. 1285/6,
1289/3), İstanbul Üniversitesi (nr. 1532, 6035) ve Kayseri Râşid Efendi
(nr. 1001/4) kütüphanelerinde de nüshaları vardır. Şerh üzerine Seyyid
Hâfız tarafından bir de hâşiye yazılmıştır. Bu hâşiye, şerh ve metinle
birlikte birkaç defa basılmıştır (İstanbul 1259, 1267, 1272).





2.
Risâle fî vazi’l-müfredât. Müstakil küçük bir risâle olup birçok yazma
nüshası vardır (Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki birçok nüshadan başka
Nuruosmaniye Ktp., nr. 4509/7; Köprülü Ktp., nr. 1610/35).





3.
Unkūdü’z-zevâhir. Lugat, sarf ve iştikakla ilgili olan bu eser Kahire
(ts.) ve İstanbul’da (1866, taş basması) basılmıştır. Ayrıca Süleymaniye
(Fâtih, nr. 4676; Yenicami, nr. 1181/1; Esad Efendi, nr. 3087; Lâleli,
nr. 3030/10; Şehid Ali Paşa, nr. 2576, 2577, 2578) ve Nuruosmaniye (nr.
4512/4) kütüphanelerinde yazma nüshaları mevcuttur. Eser Müftüzâde
Abdürrahim tarafından şerhedilmiştir (Şerhu Unkūdi’z-zevâhir, İstanbul,
ts., 200 sayfa; yazma nüshası için bk. Süleymaniye Ktp., Esad Efendi,
nr. 3070).





4. Şerhu’ş-Şâfiye li’bni’l-Hâcib. Farsça bir eser olup
burada eş-Şâfî’nin bazı yerleri şerhedilmiştir (bk. Keşfü’z-zunûn, II,
1021). Köprülü Kütüphanesi’ndeki (nr. I, 1598) mecmuada bulunan
eş-Şâfiye’nin sonundaki Farsça risâle muhtemelen bu şerhtir.





5.
Fâide li-tahkīki lâmi’t-tarîf. Harf-i ta‘rifin bazı özellikleri üzerinde
duran tek varaktan ibaret bir risâle olup Köprülü (nr. I, 1593/21) ve
Süleymaniye (Reşid Efendi, nr. 1032/39) kütüphanelerinde nüshaları
mevcuttur.





6. Risâle Mâ ene kultü. Teftâzânî’nin Telhîsü’l-Miftâh,
üzerine yazdığı ve el-Mutavvel diye tanınan şerhte geçen “mâ ene kultü”
ibaresiyle ilgili olarak yazılmıştır. Aynı adla başka müelliflerin de
risâleleri vardır (bk. Keşfü’z-zunûn, I, 888). Risâle fî beyâni sebebi
takdîmi’l-müsnedi ileyh diye de anılır (nüshaları için bk. Köprülü Ktp.,
nr. III, 704/3; Râgıb Paşa Ktp., nr. 374, vr. 208-211; Süleymaniye
Ktp., Reşid Efendi, nr. 1032/30). Abdülgafûr-i Lârî bu risâle üzerine
bir başka risâle yazmıştır (Risâle alâ Risâle Mâ ene kultü, bk. Köprülü
Ktp., nr. III, 704/4).





7. Risâle fi’l-hamd. Seyyid Şerif
el-Cürcânî’nin el-Hâşiyetü’l-kübrâ’sında söz konusu ettiği “hamd” ile
ilgili sözlerinin tahkikine dair bir risâledir (bk. Keşfü’z-zunûn, I,
862). Baş tarafında Ali Kuşçu bu risâlesini el-Fethiyye’den sonra
yazdığını bildirmektedir (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 5384/9).





Kaynaklarda
Ali Kuşçu’ya nisbet edilen, ancak nüshaları tesbit edilemeyen başka
eserler de vardır: Târîhu Ayasofya, Tefsîrü’z-zehrâveyn,
Mahbûbü’l-hamâil, Risâle fî halli eşkâli’l-kamer, Risâle fî
mevzûâti’l-ulûm, Meserretü’l-kulûb fî defi’l-kürûb (bk. Keşfü’z-zunûn,
I, 286, 448, 572, 883; II, 1676; Sicill-i Osmânî, III, 486-487; Adıvar,
s. 47).

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Dersim İsyanı ve Seyit Rıza

FTP sunucusu kurmak

Koçgiri İsyanı